İlk yabancı transferimiz Andrew Ogilvy oldu. Avustralyalı oyuncu ile aslında Temmuz başında anlaştığımız söylendi ilk olarak. Ancak geçen süreçte resmi sitemizde hiçbir haber yapılmadı bu dedikodularla ilgili. Tam transferin gerçekleşmediğini düşünüyordum ki geçen günlerde resmi sitemizdeki kadromuza Andrew Ogilvy'nin de eklenmiş olduğunu gördüm.Yeni oyuncumuz 22 yaşında, 2.11 boyunda ve pivot mevkiinde oynuyor. Kendisi 2007'den bu yana Amerikan Kolej takımlarından Vanderbilt'te oynuyordu. Bu onun ilk Avrupa tecrübesi olacak kısacası. İlk gelen bilgiler olumlu yönde. Ancak kendisini çok tanımadığımız için kapalı kutuluk bir yönü de yok değil...
İkinci yabancı transferimiz ise 3 gün önce basında kendine yer bulmaya başladı. Ogilvy transferinde olduğu gibi yine resmi siteden bir açıklama gelmedi. Hatta kadroya da yazılmadı şu ana kadar kendisi ama birçok kaynaktan sözleşme imzalandığına dair bilgiler geldi. Yeni oyuncumuzun adı Michel Ignerski. Polonyalı oyuncumuz milli takımda da forma giyiyor. Oyuncumuz 30 yaşında, 2.07 boyunda ve 3-4 numaralı mevkiilerde oynayabiliyor. Kariyerinda daha önce yurtdışı tecrübesi de fazlasıyla var...Yeni transferlerimiz hayırlı olsun. Maddi problemler yaşanmadığı takdirde ilk 5 içerisinde yer alabilecek bir kadro kuruldu. Tabii bu kadar yeni oyuncunun birbiriyle kaynaşması ve takım oyununun ortaya çıkması zaman alacaktır. Bizim görevimiz şimdilik sadece beklemek...


Skor, Süper Lig'deki bir deplasman maçı için gayet iyi. Hele hele daha ne olduğunu anlamadan 1-0 yenik duruma düşen bir takım için. Ancak skorun, daha doğrusu yediğimiz gol sayısının bizi aldatmaması gerektiği de bir gerçek. Helsinki'de defans hakkında ne olduysa, Karabük'te de aynısı oldu. Rakibe bol bol pozisyon verildi, bazılarında Cenk sahneye çıktı, bazılarında rakip beceriksizdi ve sonuç olarak kaza-bela olmadan bir 90 dakika daha atlatıldı.


Kardemir Karabükspor diyince 0-5'lik maç geliyor. Altı üstü 6 maç yapmışız zatn lig tarihinde. En farlı skor bu olunca, o kalmış aklımda. Maçın başında öne geçip, baştan sona rahat bir maç çıkarmıştık. Son 15 senede elde ettiğimiz en farklı deplasman galibiyetlerinden biri bu maç (Altay 2-8, Göztepe 0-6, Trabzonspor 0-5 diğer benim aklıma gelenler).
Rapid Wien ile bundan önceki turda da eşleşme şansımız vardı ama onlar Aston Villa'ya çıktılar ve dün deplasmanda 3-2 galip gelerek, Aston Villa'yi üst üste 2.kez elediler (evet geçen sene de aynı turda aynı rakibi elemişlerdi). Bizim de Rapid Wien'le geçmişten kalan baya anımız var. 3 kez eşleşip, 3'ünde de elediğimiz, oynadığımız 6 maçtan 1 galibiyet 1 beraberlik çıkarabildiğimiz bir takım Rapid Wien. Bu kez kaçarı yok, şimdiden söyleyelim...
Aynı grupta yer almak istediğim takımlara gelince. Avrupa'nın ortasında oluşu, birkaç yıl önceki güçlerinde olmayışları ve ilk torbada çok daha kuvvetli takımlar olduğu için AZ Alkmaar'ı istiyorum birinci torbadan.

Bu transferi daha da ilginç kılan ise manevi boyutuyla yanlış bir hamle olduğunu düşündüğüm Aurelio transferinin, maddi ve sportif açısından baktığınızda doğru bir hamle olması. Elinde Türk pasaportu olan, bu sayede takımdaki yabancı problemine bir çözüm olacak ve alternatife ihtiyaç duyulan bir mevkiide oynayan bir oyuncu ile 750.000 avro garanti ücret + 25bin avro maç başı ücretle anlaşmak olumlu bir hamle her yanıyla. Lakin, dediğimiz gibi tüm bu pozitif yanlar bile bu transferi kabullenmemizi sağlamıyor.
- Futbol Takımımız, 2007/08 sezonunda sırasıyla Sheriff Tiraspol (2), Basel, Liverpool ve Marsilya'yı yenmiş ve o sezon Avrupa Kupaları'nda 5 galibiyet alarak kendi rekorunu kırmıştı. Bu sezon oynadığı ilk 5 Avrupa Kupası mücadelesinde 4 galibiyet alan Takımımız, HJK Helsinki'yi mağlup ettiği takdirde kendi rekorunu egale etmiş olacak.
Kişiliğiyle, sorun çıkarmayan yapısıyla ve sempatikliğiyle hep sevilen biri oldu Delgado. Ben, ki yıllardır beklediğimiz performansa ulaşamadığı için gitmesini bir süredir istiyordum, bile üzüldüm yollarımızın ayrıldığını duyunca. Ancak bazen iyi niyetli olmak, karşı tarafa iyi şeyler düşündürtmek yeterli olmayabiliyor böyle durumlarda. Delgado her zaman güzelliklerle hatırlanacak bir adam ama futbolu için aynısını söylemek mümkün değil.

Bu arada Quaresma'nın hırsına bir kez daha hayran kaldığımı belirteyim. Her maç kendine hayran bırakıyor bizleri. Belki cidden hakediyor övgüyü, belki de biz çok abartıyoruz, bilemiyorum. Ancak onun sahada olması ve onu bu denli hırslı görmek çok hoşuma gidiyor.
Bu yıl sezona 4 yabancıyla giriyoruz. 1'i geçen sezondan tanıdığımız bir isim, Kelly Santos. Geçen sezonun ikinci yarısında takıma dahil olmuştu Brezilyalı oyuncu ve 10 maçta 17.1 sayı 7.6 ribaund ortalamaları tutturmuştu. Kısa sürede bu kadar etkili olmuş bir oyuncu ile tekrar anlaşmak güzel oldu.
Yeni transferlerimizden biri de Brezilyalı bu arada. Santos'tan beklenen katkı gelince gözler Brezilyalı oyunculara çevrilmiş demek ki. Iziane Castro Marques anlaştığımız isim. Geçen sezonu Polonya'da geçirmiş, 28 yaşında ve hem guard hem forvet mevkiilerinde oynayabiliyor. Aynı zamanda Brezilya Milli Takımı'nda da uzun süredir forma giyen bir oyuncu kendisi.
Diğer bir yeni transferimiz Iveta Salkauske ise Litvanyalı. Kariyeri boyunca Fransa, İspanya ve Slovakya liglerinde mücadele etmiş. 28 yaşında ve pivot. 2007'ye kadar da milli formayı giymiş bir oyuncu.
Son transferimiz ise Rus oyuncu Anastasia Pimenova. Kendisi geçen sezon FIBA Eurocup'ta aynı grupta yer aldığımız Rus takımı Chevakata'da oynuyordu. Hatta bize iki maçta toplam 31 sayı attı. 29 yaşında ve guard/forvet pozisyonlarında oynayabiliyor aynı Iziane gibi.



Şu genç yaşımda yaşlandığımı düşündürttü bu eşleşme bana. 1994'te, küçüçük bir çocukken eşleştiğimiz HJK Helsinki ile tam 16 sene sonra tekrar eşleştik. Yaşlanma psikolojisini çabuk atlatırız, önemli olan BEŞİKTAŞ tabii :) Bu yüzden kura çekiminden HJK Helsinki çıktığı için mutluyum.
- HJK Helsinki, Avrupa Kupaları tarihimizde 1'den fazla kez eşleştiğimiz 8.takım olacak. Daha önce Ajax (2kez), Athletic Bilbao (2 kez), Dinamo Kiev (2 kez), Göteborg (2 kez), Lazio (2 kez), Malmö (2 kez) ve Rapid Wien (3 kez) takımları ile 1'den fazla kez eşleşmiştik.
- Ernst'in 85.dakikada depar atıp, topu saha içinde tutmayı başardığı pozisyon beni mest etti. Her ne kadar devamında tehlikeli bir pozisyon atlatsak da...
* Bucaspor'un tarihinde 3 büyüklerden biri ile oynadığı maç bizimleydi. 25 Ekim 2006'da İzmir'de oynanan Türkiye Kupası grup maçını 5-1 kazanmıştık. O maçta hala kadromuzda bulunan Bobo 2, Delgado 1 gol atmıştı. Tesadüf o ki, Bucaspor'un Süper Lig tarihindeki ilk maçında da rakibi biziz ve maç yine İzmir Atatürk Stadı'nda.
Bobo'dan istatistiksel manada güzel şeyler çıktığını Bobo vs. Antalyaspor ve Bobo vs. Trabzonspor serilerinde görmüştüm. Bucaspor maçının İzmir Atatürk Stadı'nda oynanacağını ilk duyduğumda da aklıma kupa finalleri geldi doğal olarak. Bobo ve kupa finalleri denklemini kurmakta çok zor olmadı açıkcası. Sonuç olarak bir istatistik de Bobo ve İzmir Atatürk Stadı başlığıyla çıkartayım dedim.
Tarih - Maç - Organizasyon - Sonuç

- Cenk ne yaptın kardeşim sen? Kaç kurtarış yaptın 90 dakikada bir ara sayısını unuttuk. Hakan'ın formda oluşuyla keyiflenmiştik, senin bu performansın iyice rahatlattı hepimizi. Rüştü rahat rahat sakatlanabilir, formsuz olabilir, cezalı duruma düşebilir artık...
- Guti'yi izlemek büyük keyif. İlk golde verdiği pas mükemmeldi. Forma da çok yakışmış. Bu denli kaliteli bir oyuncuya sahip olmak çok güzel...
- Schuster bana göre hata yaptı. 2-0 öne geçilen maçta bu kadar fazla oyuncu değişikliğine gerek yoktu. Elbette bu tür maçlar oyuncuları görmek için bir şanstır. Ancak sonunda iyi kötü bir kupanın bulunduğu maçta az çok ne verebilecekleri belliyken Uğur-Tabata gibi oyuncuları sahaya sürmek fazlasıyla gereksizdi. Bu kupayı güzel geçen ilk yarıdan sonra almalıydık...
Afilli oldu başlık İspanyolca yazınca sanki. ''Seramik Kupası'' yazsam bu kara havalı olmazdı herhalde. Şaka bir yana, bir mücadelenin sonunda kupa varsa, BEŞİKTAŞ her zaman kazanmak için oynar. Aksi de düşünülemez 

Bu 6'lıdan HJK Helsinki ve TNS şeker gibi kura olur. 3.ön elemedeki kadar bile zorlanmayız.