25 Nisan 2010 Pazar

Mesaj Başarıyla İletildi... (2-2)

Kimsenin skorsal bir beklentisinin olmadığı, maçtan 30 dakika kadar önce yapılan tezahuratlardan belliydi zaten. Skorsal beklentiyi geçtim, kimsenin ligin İnönü'deki son maçı olan Manisaspor maçında tribünde olmak gibi bir beklentisi bile yoktu. Bu maç tamamen bir protesto maçıydı ve önemli olan skor veya 3 puandan çok, hakkını aramaktan aciz yönetimin eksiğini kapatıp, gerekli mesajı bir yerlere göndermekti.

Ki bu tribün, zaman zaman küfürü abartmış olsa da, bunu başarmıştır. Lig TV'nin sesi kısmak zorunda kalışından en azından benim anladığım bu. Özellikle Aziz Yıldırım ve Mahmet Özgener başta olmak üzere, Bilica, Emre, Cem Yılmaz, Melih Şendil, Erman Toroğlu, Ömer Üründül, Mehmet Demirkol, hakemler ve federasyon tepkilerden payını alanlardı. 90 dakika sonrasında oturup düşündüğümde, 'gereksiz tepki verdik' diyebileceğim bir adam dahi yok şu listede. Bu da haklılığımızın göstergesi olsa gerek.

Maç öncesi meşale şov ayrı bir yazı konusu. Ancak atlanmaması gereken bir diğer konu Mustafa Denizli'ye gösterilen sevgi ve getirilen eleştiri. Yeni bir sözleşme imzalandı ve gelecek sezon da kendisi teknik direktörümüz olacak. Taktiğini, tekniğini bir kenara koyarak söylüyorum ki, yönetimsel açıklamalarda bir nebze olsun düzelme varsa bunun mimarı bu adam'dır. Ve bu bile yeterli saygıyı görmesi için yeterlidir benim nazarımda. Bugün gösterilen sevgiyi hakettiğini düşünüyorum. Eleştiriyi de almıştır muhtemelen. Hani şu korkak oynatma mevzusu. Bu arada bu sevgiye, o sıcaklıkla koşacak ve karşılık vermek için ne yapacağını bu denli şaşıracak bir teknik direktör daha tanımıyorum.

Destekse mevzu bahis, tüm takıma fazlasıyla verildi. Gol yedik, alkışlanıldı. Rüştü şanssız bir gol yedi, sorun edilmedi. Takım maç öncesi ve maç sonrası tribünlere çağrıldı vs vs. Ki bunların hepsi 4 haftadır maç kazanamayan bir takıma yapıldı. Çok da güzel oldu. Yapılması gereken, bu takıma sahip çıkılmasıydı. Biz onlara sahip çıkınca, onlar da formalarına nasıl sahip çıktılar 90+3'te gördük zaten.

Yönetimde olsam, yarın ilk işim Bobo'nun sözleşmesini uzatmak olurdu kesinlikle. Hani sözleşme uzatılırsa, bu zaten Bobo hakettiği için olmuş olacak ama diğer yanan bir de taraftarı mutlu etme konusu var. Eğer taraftarın gözüne girmek istiyorlarsa, bu dediğimi yapmalılar. Bobo'nun uzun yıllar daha bu formayı giymesi ve abartmıyorum efsaneleşmesi gerekiyor.

Sonuç olarak kaybedilen 2 puan ve azalan üçüncülük şansı var elimizde bu maç sonunda. Canımız sağolsun. En büyük biz değil miyiz? O zaman hiç aldırış dahi etmiyoruz...

Unutmadan:
Kadıköy'de tekti / Alayına yetti / Adam gibi adam / İbrahim Toraman...

Maç ile ilgili sayfalar: BEŞİKTAŞ vs Sivasspor - 2009/10 Süper Lig'de BEŞİKTAŞ - İstatistikler 2009/10

2 yorum:

Smyrna dedi ki...

yavaş yavaş bobo'ya geliyor insanlar, oldukça sevindirici. ama artık çok geç bence. sezon sonu bobo'yu gönderip ahanda size yıldız buyrun bi yerinize sokun diye kıytırıktan bi yıldız getirip bobo'yu yollayacaklar :S umarım yanılırım...

deniz ali dedi ki...

her türlü ..neliği yapsınlar sonra küfür yemesinler yok öyle