Schuster'in inadının ve hakem hatalarının gölgesinde geçti maç. İlk 15 dakikada daha etkili olan bizdik ancak daha sonra ilk yarı bitene kadar daha çok pozisyon bulan Karabükspor'du. Biz ne top tutabildik, ne oyun kurabildik. O anlarda Guti'yi de fazlasıyla aradık. İşte o an hatanın Gaziantep BŞB maçındaki orta saha düzeninin bozulması olduğu anlaşıldı. Necip'in oyuna girişinden sonra maçın kontrolünü elimize geçirişimiz kesinlikle bir tesadüf değil. Peki biz bunun için neden 60 dakikamızı harcadık ve her şeyi son 30 dakikaya sığdırmaya çalıştık?
Bu geç farkedilen hatanın yanısıra, ilk 11'deki bazı oyuncu tercihleri ciddi anlamda hayalkırıklığıydı. Gaziantep BŞB ve Karabükspor maçlarında gördük ki, forma artık İsmail'e devredilmeli. İsmail sürekli oynamalı ve kendini geliştirmesine olanak tanınmalı. İkinci yarıda sol kanatta kişisel becerileriyle üretken olan ve golde de katkısı bulunan Simao'nun, Quaresma'nın oyuna dahil oluşundan sonra kendini sağ kanatta bulması ve o kanatta yeterli katkıyı verememesi, o hamlenin doğruluğunu da şüpheye düşürüyor.
Schuster'in kendi kendine düşünürken bu puan kaybını neye bağladığını merak etmiyor da değilim. Geçen haftadan ders almadığını hepimiz gördük. Demek ki geçen haftaki yenilgiyi Fırat Aydınus'un yanlış kararlarına bağlamış yoksa sanırım bu maça bu kadroyla çıkmazdık. Herneyse, buraya kadar yazdıklarımız maçın Schuster'in yanlış seçimleriyle donanmış kısmı. Maçın bir de hakem faciası yanı vardı, ki o kısım ilk kısımdan daha dramatik bence.
Her şey maçın ilk 10 dakikasında İbrahim Üzülmez'e yapılan faulun verilmemesiyle başladı. Pozisyon bana göre dışarıdaydı ancak maçın katledileceğinin ilk sinyali orada geldi. Daha sonra Toraman-Emenike mücadelesi yaşandı. O pozisyonda da Emenike dışarıda düşürüldü ancak karar devam oldu. Bu yarıda doğru kartlar ise Simao'ya arka arkaya yapılan iki hareketin cezalandırılması oldu.
İkinci yarıda ise katliam başladı. Önce Simao'ya yapılan faul çalındı ancak buz gibi penaltı, frikiğe çevrildi. Biz, o pozisyona hayıflanırken Emenike'nin penaltısı es geçildi. Simao'nun pozisyonuna penaltıyı çalamayan hakemin yüreği o pozisyona penaltı çalmaya yetmedi, eyyamın kralını yaptı. Karşılıklı verilmeyen penaltılarla giden maç ise Almeida'nın verilmeyen golüyle nirvanaya ulaştı. Topun kale içinden dışarı doğru sekiş açısından bile belli olan, birçok kişinin tribündeyken dahi çözebildiği pozisyonu, hakem ve yardımcısı saha içinde çözemedi. Buz gibi gol güme gitti. Hem de 76.dakikada, yani maçın kritik dakikalarında.
İşte o an devreye yine tribün girdi; 'Futbolun katili, Türk hakemleri' denildi. Çok da güzel denildi. Maçı çığrından çıkartan, iki takımın da hakkını yiyen, yeri geldiğinde eyyam yapan, yeri geldiğinde gördüğünü çalamayan bir hakem vardı sahada. Bizim daha çok hakkımızı yedi, verilmeyen gol ile 2 puanımızı çaldı...
Pazartesi günü Serdal Adalı basın toplantısı yapacakmış. Nelere değinecek, ne tür bir toplantı olacak bilemiyorum. Bu hakemin maçlarımıza verilmesini istemediğimiz dile getirilebilir, hakemlere genel olarak bir ayar verilebilir veya herhangi başka bir açıklama gelebilir. Hepsi kabul. Ancak şunu da belirtmek lazım ki, hakem kadar hatalı olmasa da Schuster de hatalıydı bu maçta. Haliyle, yöneticilerin hakemleri hedef alacağı süreçte, Schuster'in ilk yapması gereken ise hakeme hayıflanmaktansa takımın düzenini nasıl oturtacağını düşünmek olmalı...
Maç ile ilgili sayfalar: BEŞİKTAŞ vs Kardemir Karabükspor - 2010/11 Süper Lig'de BEŞİKTAŞ - İstatistikler 2010/11
2 yorum:
emenike'nin golünün öncesinde kamil'in tam önünde ernst'e net bir faul yapıldı. maloğlumal o pozisyonu bile süzemedi.
bunu başkalarından da duydum ama tekrar izlemedim (yediğimiz golleri bir şeye bakmak için bile olsa izleyemiyorum dengemi bozuyor) ama faul kokan bir pozisyondu.
her yerinden mallık akıyor herifin...
Yorum Gönder