15 Kasım 2010 Pazartesi

Bir Ankara Klasiği...; 0-2

Ankara bir süredir deplasmanlıktan çıktı bizim için. 9 yıldır tüm Ankara takımlarına karşı ezici bir üstünlüğümüz söz konusu. Tribün deseniz, her zaman iyi tribün yapıyoruz Ankara'da. Bu galibiyet de maç öncesi, sırası ve sonrasıyla son zamanlardaki Ankara deplasmanlarımıza benzedi. Maç öncesi 2 yıl önce zor günler geçirirken gittiğimiz ve 1-3 galip ayrıldığımız bir öğlen Gençlerbirliği maçından bahsetmiştim. Hilbert'in golünden sonra ise aklıma bu kez 2005/06 sezonunda kazandığımız 0-2'lik maç geldi aklıma. Sıkıntlı bir şekilde 1 farklı üstünlüğümüzle giden maçı Tümer'in 90+5'te attığı golle 0-2 kazanmıştık.

İlk 25 dakikadaki baskımız ve oyunun kontrolünün bizde oluşu güzeldi. Bu 25 dakikada, bir takımın maç boyunca yakalayabileceği kadar duran top organizasyonu kullanıp, bunlardan hiçbirinden faydalanamamak ise düşündürdücüydü. İlk yarının son 20 dakikası ise boşuna oynanmış gibiydi. İlk yarının son dakikasındaki penaltı ise maçın ikinci yarısını da değiştirdi. Pozisyonda faul olduğu açıkca gözüküyor. Buradaki tek soru işareti, bu müdaheleye penaltı çalınmalı mı çalınmamalı mı. Faul olan bir hareket, sahanın her yerinde aynı muameleyi görmeliyse de, bu biraz kolay bir penaltı oldu diyenleri de anlayabiliyorum diğer taraftan.

Asıl vahim olan, bir şekilde bu penaltıyı çalan hakemin ikini yarıda bu kararının altında ezilmesiydi. Daha 48.dakikada Gençlerbirliği 10 kişi kalmalıyken, o net pozisyona sarı kart çıkartmayınca devrenin geri kalanında neler yapacağının sinyalini aldık. Skora etki eden birşeyler olmadı belki, ancak verdiği bazı faul kararlarıyla ilk yarıdaki penaltının etkisinde kaldığını da gösterdiyordu.

İkinci yarıda geri çekilmemizle beraber Gençlerbirliği daha etkin gözükse de, uzaktan çektikleri şutlar dışında net bir pozisyona giremediler. Bu bizim iyi savunma yapmamızdan mıydı, yoksa rakibin birçok eksik oyuncusu olmasından mı bilinmez. Ancak 45 dakika defans ağırlıklı ve kontra atağa yönelik oynayan bir takımıın, 6 maç sonra gol yememesi güzeldi.

Velhasıl, çok önemli bir 3 puan alarak iki İstanbul takımı ve Bursaspor'un puan kaybını nihayet iyi değerlendirmiş olduk. BEŞİKTAŞlılara sorsanız ilk etapta kaale alınacak iki takım İstanbul'un iki sarı'lısı olduğu için, şu an bir problem yok. Biri 1 puan önümüzde, diğeri 4 puan gerimizde.

Guti bu maçta gördüğü kartla cezalı duruma düştü, iyi de oldu. Sakatlık vs. gibi bir şanssızlık yaşanmaması durumunda Ali Sami Yen'de yeri hazır. Quaresma'nın hırsı ise yakın zamanda kart olarak bize geri dönebilir. Bugün tekmelemediği obje kalmadı saha içinde ve çevresinde. Galatasaray ve Bursaspor maçları yaklaşırken ve bu maçlardan önceki rakip kasaplarıyla ünlü Konyaspor olunca insan tedirgin olmuyor değil...

Maç ile ilgili sayfalar: BEŞİKTAŞ vs Gençlerbirliği - 2010/11 Süper Lig'de BEŞİKTAŞ - İstatistikler 2010/11

Hiç yorum yok: