İyi bir golcü olmayabilir ve hatta bazen öyle goller kaçırır ki insanın hayata küsesi gelir. Ancak mücadelesine de hiçbir şey diyemez kimse. Çalışıp çalışıp, iyi not alamayan öğrenciler gibidir Nobre. Bu maçta yine didindi, çalıştı, sahanın her yerindeydi. Hatta bir ara sağ bekte Ekrem'in yokluğunda -hakikaten neredeydi Ekrem o an?- rakibi karşılıyordu. Bunların üstüne 2 de gol atınca güzel bir gece oldu Nobre için.
İlk golünde Necip'in payını es geçmemek lazım. Maçları televizyondan beraber izlediğim babam her 2 maçta 1 kornerleri MAF döneminde nasıl kullandığımızı anlatır durur. Ön direkte biri topu arkaya aşırır ve arkadan gelen kafayla tamamlarmış vs. Bu maçta ilk gol onun anlattığı cinsten bir organizasyonla gelince benden çok o mutlu oldu. :) Necip'e zaten diyecek birşey yok. Allah nazarlardan saklasın. 2 golde de duran topu kullanan Tabata'yı da goller haricinde göremediğimizi söyleyelim.
İkinci yarı Karabükspor'un etkisiz gözükmesinin sebepleri ise Zapotcny'nin Emenike'yi iyi marke etmesi ve genel olarak daha derli topu bir defans-orta saha kurgusuna sahip olmamızdı. Haliyle daha az pozisyon verdik. Üstüne üstlük tekrar tekrar izlememe rağmen çözemediğim iki pozisyondan birine penaltı çalınınca ve biz o penaltıyı gole çevirince maç orada bitti zaten. Penaltıyı Guti'nin atması ve Avrupa'dan sonra ligde de golle tanışması hoş oldu. Aynı şekilde Quaresma'nın da gollerine ligde devam etmesi güzeldi.
Bunun dışında İbrahim Üzülmez'in içeri penetresinin gayet şık olduğunu, Cenk'in genel olarak çok güven verdiğini ancak Fevzi'den bana miras kalan geri paslardaki korkudan dolayı biraz tereddütlü olduğumu, İbrahim Toraman'ı sağ bekte değerlendirmemizin sanki daha doğru olacağını düşündüğümü de ekliyeyim. Ernst ise bildiğimiz gibiydi yine.
1-4'ü yakaladıktan sonra geliştirdiğimiz ataklarda 5.gol gelmesin istedim. Maçı daha farklı bir skorla kazanmanın bir anlamı yoktu bizim için. Karşıdaki tribün de tribünümüze jest üstüne jest yapınca ve son dakikalarda karşılıklı tezahuratlar başlamışken bir gol daha atalım istemedim açıkcası. Türkiye içerisinde bir başka tribüne uzun süre sonra bu kadar kanım ısındı. Tekrar teşekkürler Karabükspor taraftarına. İnşallah takımları bundan sonra pozitif futbol oynamaya devam eder ve ilk sezonlarında ligde kalmayı başarırlar...
Karabük'e giden taraftarlarımıza da değinmek lazım. ''Gücüne güç katmaya geldik'' söylenirken kendilerinden geçmiş gibiydiler. Beni de televizyon başında kendimden geçirdiler. Deplasmanlara giderken bir de büyük pankart yakışır o tezahurata kanımca. Az sayıda olunmasına rağmen ve deplasman tribünü şekil itibariyle uygun olmasa da harika tribün yaptılar. Hepsine helal olsun...
Son olarak; Nobre-Bobo değişikliğinde kalp krizi geçiriyorum sandım bir an. Yabancı kontenjanındanki sorunumuz bilinçaltıma öyle yerleşmiş ki, bu maça 5 yabancı ile çıktığımızı düşünemedim. Haliyle Nobre çıkıp, Bobo oyuna girince evde kısa süreli bir panik hali yaşandı. Kalemi alıp, kadroyu kağıda dökmemle ancak rahatlayabildim. Sanırım bu da Mustafa Denizli'nin 2000/2001 sezonundaki faciasından miras... :)
Maç ile ilgili sayfalar: BEŞİKTAŞ vs Kardemir Karabükspor - 2010/11 Süper Lig'de BEŞİKTAŞ - İstatistikler 2010/11
4 yorum:
hahah yabancı paniğiyle telefonlara sarılıp eşi dostu arayanlar oldu, sen ne diyorsun. maçın başında 5 yabancıyı saydığımız için milleti teskin etme görevi bize düştü :)
hahah biz ellerimiz titreye titreye kağıda döke döke çözdük ama daha kötüleri de varmış :D Bundan sonra her maç öncesi ben de sayacağım kaç yabancı olduğumuzu :)
Demekki bi kalp krizi geciren ben degilmisim, :))
Oh oh ne güzel, yalnız değilmişim :D
Yorum Gönder