28 Mart 2010 Pazar

Arefeyi gösteririz, bayramı asla...; 3-2

Skor ve netice için hepimiz çok sevindik. Hepimizin ilk düşüncesi şampiyonluktu kuşkusuz ancak atlanmaması gereken bir husus daha vardı. O da Mehmet'in bugün stadda oluşu. 2-0'dan 3-2'ye çevrilen maç sonucunda Mehmet'i de rüyalarının gerçekleştiği İnönü Stadı'ndan boynu bükük göndermemiş oldu oyuncularımız. Şu tablo bir insanın ağlaması için yeterli bir sebep bence. İki gündür yaşadıklarını ömür boyu unutamayacak Mehmet. Bunun verdiği huzur, güzellik başka nerede var? Emeği geçenlere teşekkürler...

Maçın kilit noktası bu fotoğrafın ortaya çıktığı an'dır herhalde. Ayrıca iki ayrı noktayı konuşmaya değer kılıyor bu an. Birincisi maçın 0-3 olmasıyla birlikte herşeyin çok daha fazla zorlaşacağı ve havlu atacağımız an olması. İkincisi ise 1 haftadır beynimizin etini yiyen çok bilmişlerin Rıza Çalımbay düşüncelerinin yerle bir olduğu an olması. Rıza Çalımbay'ın takımlarının kaba tabirle bize yattığını düşünenler, acaba burada Koray'a golü kaçırmasını Rıza Çalımbay'ın söylediğini mi düşünüyorlar? Veya bundan sonra ki pozisyonda Mehmet Yılmaz'a da mı söylemiş midir 'atmayın artık' gibisinden birşey? Bu iftiralar, o insanların rezilliğini ve BEŞİKTAŞ'tan korkusunu gösteriyor ama insan bahsetmeden de edemiyor.

İki takımın hücum iştahı, mücadele gücü ve ortaya konan futbol itibariyle La Liga, Premier League ayarında maç olduğunu düşünüyorum bu maçın. Süper Lig'de bu tür maçlar senede 3-5 kez denk geliyor zaten. 5 gol, kaçan birçok pozisyon, iki kalecinin devleşmesi vs vs.

Rüştü'nün son maçlardaki performansını çok iyi buluyordum. Denizlispor ve Kasımpaşa maçlarında çok iyiydi. Bu maçta da aynı performansını sürdürdü. Helal olsun. Sivok bildiğimiz gibiydi. Ancak bazı pozisyonlarda gereksiz faulleri, forma çekmeleri bize zaman zaman pahalıya patlıyor. Bugün de öyle bir pozisyon yarattı durduk yerde. Yine de önemi yadsınamaz takım için. Ferrari için kötü bir maç oldu. Önce faul tartışmalarıyla yenen bir gol, ardından sakatlığı. Umarım ciddi birşey yoktur. Ekrem'in sağ bek oynamasına karşıydım, bugün öyle büyük hatası da olmadı. Ancak ben yine de orada oynamaması konusunda ısrar ediyorum. İbrahim Üzülmez bugün yoktu sahada sanki. Hücuma çok çıkmadı, bir ilk yarının sonunda isabetsiz bir ortada, bir de 2.golün en başındaki ortada gördüm kendisini. Durgundu sanki. İbrahim Toraman joker olmaya devam ediyor. Sözleşmesi acilen uzatılmalı. Ernst-Fink bildiğimiz gibi. Takımın en çok koşan ilk iki oyuncusu. Fink ilk yarıda durum 1-2'yken bulduğunu yazsa çok daha kral olacaktı, neyse canı sağolsun. Tello yoktu bugün piyasada, vasattı. Nihat da gol dışında çok birşey yapmadı. Sakatlanarak çıkmış sanırım. Bobo çok gayretli, çok istekliydi. Golünü de attı yine. Makukula'yı zorlayacak mı ne! Maçın sonlarına doğru tribünün onun için bağırması da çok şıktı. Uğur, BEŞİKTAŞ formasıyla en pozitif maçlarından birini çıkardı ancak onun asistlerini anlayacak bir Serdar yoktu yine sahada. Holosko da geçen hafta bizi deli ettikten sonra neyse ki bugün yüzümüzü güldürdü.

Bu arada çubuklu formayı aldığım ilk günden bu yana savunduğum fikrim hala değişmedi. Çok güzel bir forma bana kalırsa. Ancak bu formayı bu sezon sadece 3.giyişimiz. Umarım kalan maçlarda daha çok giyeriz. Gol sevinçlerini de es geçmeyelim. Çok güzellerdi gerçekten...

Bloga yazmamıştım ama facebook, msn ve birkaç BEŞİKTAŞ sitesine maç öncesi 'Senden ümidi kesersem, yaşamanın anlamı kalmaz ki' yazmıştım. Bu sloganın üzerine de Denizlispor maçındaki ilk 11 fotoğrafımızı koymuştum. Bu maçta da bu tür bir fotoğraf çekilince ve maçı 0-2'den çevirince yazmak istedim tekrar.

''SENDEN ÜMİDİ KESERSEM, YAŞAMANIN ANLAMI KALMAZ Kİ...''

Maç ile ilgili sayfalar: BEŞİKTAŞ vs Eskişehirspor - 2009/10 Süper Lig'de BEŞİKTAŞ - İstatistikler 2009/10

Hiç yorum yok: