21 Şubat 2010 Pazar

El Freni Denizli; 1-1

Maç öncesi kadrolar açıklandığında şaşırdım. Nobre yerine Bobo'yu bekliyordum. Son haftalardaki performansı göz önüne alınırsa, Bobo'nun oynatılmasının da doğru olacağını düşünüyordum. Ancak Ferrari'nin takıma dönüşüyle yabancı kontenjanına takıldı Bobo. Neyse dedik ve maçı izlemeye başladık. Sezon başından beri göremediğimiz, geçen senelerde ise takdir topladığı özellikleriyle gördük Nobre'yi. Her topa bastı, ileriye atılan her topu tuttu, pozisyona girdi, gole yaklaştı vs vs.

Peki sonra ne oldu? Mustafa Denizli el frenini çekti. Nihat ve Bobo oyuna dahil edildi. Bobo'nun oyuna alınmasına yine bir itirazım yok. Ancak Bobo bugün iyi oynayan Nobre'nin yerine değil yanına ek takviye olarak alınmalıydı. Nihat oyuna giren diğer bir isimdi. Peki o ne yaptı? Bu sezon başından beri yaptığını; hiç. İlk 45 dakikada efektif olan hücum hattının değiştirilmesiyle ileride istediklerimizi bir türlü yapamadığımız bir ikinci yarı izledik. Ve bunda en büyük sorumlu Mustafa Denizli.

Sivok'un bu hafta yaptığı hata, geçen haftakinin üzerine gelince ve maç derbi olunca, çok fazla tepki çekebilirdi. Neyse ki golüyle kendini affettirdi. Gol sevincine ise hayran kaldım. Arda'nın attığı gole ve gol sevincine ne kadar sinirlendiğini anladık böylece. Seviyorum böyle hareketleri...

Ferrari maskesiz döndü. İlk yarıda bazı pozisyonlarda uzun süredir oynamamasının verdiği hamlıkla bazı yanlışlar yaptı ama ikinci yarıda toparladı kendini. Ekrem, ilk 20 dakikada 90 dakika boyunca yapılmayacak kadar pas hatası yaptı ama daha sonra o da kendini toparladı. Tello iyi mücadele etti ama neden kornerleri ön direğe kesmekte ısrar etti bilmiyorum. İbrahim Üzülmez mücadelesiyle beni mest etti. Toraman da fena değildi. Fink-Ernst görünmeden işleyen adamlar olduğu için 'iyilerdi' denilir genelde bu ikiliye.
Pozisyonlara gelirsek, ben bizim pozisyonumuza yekten 'gol değil' denilebileceğini sanmıyorum. Tartışmalı bir pozisyon ve hiç kimse ne olduğunu hiç bir zaman bilemeyecek. Son dakikalarda Üzülmez'i ekarte ederken resmen dirseğini kullanan Keita'yı ve o pozisyonu es geçen hakemi Allah'a havale ediyorum. Ayrıca ilk yarıda yardımcı hakemin uyarısına uymayıp bariz faulu es geçen Fırat Aydınus'a da tebrikler. Bir de itiraz eden oyuncuya triplerde bulunmuyorlar mı, çıldırtıyorlar insanı.

Bize yaramayan bir skorla biten ama son golü biz attığımız için hüzünlü kapamadığımız bir maç oldu. Şampiyonluk yolundaki iddiamız gittikçe azalıyor. Çıkmadık candan ümit kesilmez tabii, sonuna kadar hayaller kuracağız, o Allah'ın emri...

Bu arada unutmadan... Başkan maçta mıydı? Şeref tribününe kendi girmeyip, karısıyla kızını yollayan ilk başkan olarak tarihe geçti herhalde kendisi. E ama tabii, yetmez be Demirören...

Maç ile ilgili sayfalar: Derbiler 2009/10 - BEŞİKTAŞ vs Galatasaray - 2009/10 Süper Lig'de BEŞİKTAŞ - İstatistikler 2009/10

Hiç yorum yok: