13 Eylül 2009 Pazar

Yine Olmadı...3-0

Maçın başında gol yiyorsunuz ancak daha sonra oyunda dengeyi kuruyorsunuz. İlk yarı rakibinizden daha iyi oynuyorsunuz, ikinci yarı 45-65 arası yine iyisiniz. Ancak son 25 dakikada 2 gol daha yiyip, sahadan 3-0 yenik ayrılıyorsunuz. Rakibinize tam 36 yıl sonra ilk kez 3 farklı mağlup oluyorsunuz. Kadıköy'de zaman zaman kötü oyunlarınız dahi galibiyete yeterken, Ali Sami Yen'de iyi oyununuz bile yetmiyor. Böyle bir durumda basiret olmayacak da anahtar kelime, ne olacak ? Bağlandi yine işte. Yapamadık, yenemedik.

Mustafa Hocam, sıkıldık her derbide yaptığın saçma kadro seçimlerinden. Lütfen farkınavar artık. Galibiyete ulaşabilmek için illa şapkadan tavşan çıkarmaya gerek yok. Bildiğimiz gibi oynayalım, yenileceksek öyle yenilelim. İlk 11'deki Fink-Ekrem değişikliği mesela. Nedir bunun amacı? Yabancı kısıtlaması diyeceğim, diyemiyorum. 4 yabancı ile çıktık sahaya. Nihat yine tek forvet. Orta yapsan yapamazsın, uzun top atsan atamazsın. Oraları karıştıracak Nobre var elde, hem de Türk statüsünde ama yedek. Bobo 45 dakika oynuyor, Holosko 22 dakika sahada kalıyor.
2 hafta önce Delgado'nun sözleşmesini yabancı kontenjanı nedeniyle donduran biz, bugün 4 yabancı ile sahaya çıktık. Nasıl bir çelişkidir bu? Yabancı demişken, Tello nerede ayıptır sorması? Yol yorgunuymuş. Rakip oyucu Elano da aynı kıtaya gitti geldi ancak bugün çıktı oynadı belli bir süre. Hem de Elano haftaiçi oynadı, Tello ilk 18'e dahi girmedi. Nasıl iş bu?
Serdar Özkan'a kaçırdığı net pozisyonlara rağmen takımın en iyisi diyeceğim aklımın ucundan geçmezdi. Sezar'ın hakkı Sezar'a, ben beğendim kendisini bugün. Aslında takımı da beğendim maçın genelinde ama iyi oyuna puan vermiyorlar. Gol atacaksın, puan alacaksın. Biz 3 maçtır golu unuttuk. Hem de elde Bobo-Nobre-Holosko-Nihat-Batuhan varken. Ne tuhaf değil mi?

3-0 biten bir maçta hakemin skora etkisi ne olabilir ki? diyip geçmemek lazım. Resmen bir kırmızı kart, hem de skor 1-0'ken atlandı. Hakkımız olan olmayan her derbide hakem tarafından oyunun bir bölümünde doğranmak artık kabak tadı vermeye başladı. Her derbide aynı terane...

Son notlar Ferrari'ye ve tribüne. İlk maçta Olimpiyat'ta, Gaziantepspor maçında İnönü'de taraftarı alkışlıyordun takım içeri girmişken. Tribün ile kurmuş olduğun iletişim çok hoşuma gitmişti. Bugün farklı bir yönünü daha gösterdin bize. Sadece 2 hafta önce takıma katılmış Tabata'ya diklenen Mustafa Sarp'a haddini bildirirken gördük seni. Hem taraftara hem takım arkadaşına sahip çıktın ya, sevgimi de saygımı da kazandın be Ferrari...

Durum -yanılmıyorsam- 2-0'ken ki BEŞİKTAŞ'IM SEN ÇOK YAŞA bitirdi beni ekran başında. Helal olsun hepinize...Şükürler olsun ki sizlerle aynı takımı tutuyorum, aynı tribünde yer alıyorum...


2 yorum:

yürü güneşe dedi ki...

* Ne acıdır ki Ferrari arkadaşını savunduğu için, Tabata yerde yatarken kafa yediği ve yumrukla tehdit edildiği için sarı kart gördü. Yavuz hırsız ev sahibini basıtrdı yani hocam...

aksilaz dedi ki...

Tabat o pozisyonda kırmızı kart görmesi gereken tek oyuncu. Mustafa ve Ferrari ye verilen kartlarda yerinde. Leo kırmızıyı haketti o konudada haklısın. Ancak kırmızı kart olsa Denizli bişeler yapmaya çalışıp işi yine berbat ederdi.