3 Ağustos 2009 Pazartesi

Olmadı, canımız sağolsun...

Kısa bir İstanbul gezintisinden sonra 16.30 civarı semtimize vardık. Şairler Parkı'ndan bir süre vakit öldürdükten sonra İnönü'ye doğru yol aldık. Otobüslere binmeye başlanılmıştı. Saat 17.45 civarında bindik bir tanesine. Herşey güzel ilerliyordu. 18.30-18.45 civarı stadda olacağımızı düşünüyorduk.

Ta ki şöförümüz Doğu tribünü yani girmemiz gereken sapağı kaçırana kadar. Ardından 1 saat 15 dakika civarı stadın yakınlarında dolaştık. Bir türlü stadı bulamadık. O yol senin, bu yol benim derken bir anda Fenerbahçelilerle burun buruna geldik. Bazı aklı evvel Fenerbahçeliler arabalarının içinden otobüsümüze doğru hareket çekince olan oldu. Otobüsten inenler, Fenerbahçelileri dövmeye kalkışanlar, camları kıranlar... Ne ararsanız var. Neyse ki otobüs şu şekildeyken girebildik Doğu tribünü otoparkına.

Karşımıza şöyle bir manzara çıktı. Ulaşımı zulm, çıkışı ayrı zulm. Olimpiyat Stadı ama Olimpiyatı burada düzenlemek hayal. Yine de uzaktan bakınca güzel gözüküyor.

Tribüne girdiğimizde saat 20 civarıydı. Tribünün en soluna geçip bir fotoğraf çekelim dedik. Maç başlayana kadar biraz daha doldu tribün. Pankart açısından zenginlik yoktu. Maraton Üst'ün üst kısımlarında açılan 'Ne yüzle geldiniz?' yazılı pankartı es geçmemek lazım tabii.

Takımı tribüne çağırdığımız an çekilen fotoğraflar bir başka güzel oluyor. Yine güzel bir kare çıktı ortaya.

Açık tribün uzaktan çok güzel gözüküyordu. Özellikle dale cavese'de mükemmellerdi. İkinci yarıda yapılan üçlüler de başarılıydı. Fenerbahçe'nin açık tribünü ile karşılaştırma yapılamaz. Ezici üstünlük bizdeydi bu konuda.

İlk yarı 'BEŞİKTAŞ'ım benim' -ki videosu en yakın zamanda sizlerle-, ikinci yarı dale ve üçlüler gayet iyiydi. Biz dale ile coşarken Fenerbahçe tribününün resmen bizi izlediğini, hiç bir hareket de bulunmadığını gördük. Tribünde daha iyi olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sadece golden sonra futbolcularımız oyundan kopunca, biz de koptuk. Bunu da yadırgamamak lazım.

Sahaya gelince. İlk yarı iyiydik, net pozisyonlar bulduk. İlk 5 dakika içerisinde Bilica'nın tartışmalı bir pozisyonu vardı. En kısa sürede izlemek istiyorum. Ardından Yusuf'un direkten dönen topu, Bobo'nun ve Nobre'nın pozisyonları vardı. İkinci yarı ortadaydı, Fenerbahçe de gol atabilecek gibi gözükmüyordu. Penaltı olmasaydı muhtemelen maç 0-0'a kitlenecek ve uzatmalara gidecekti. Golden sonra koptuk, oyundan düştük ve mağlup olduk. Takımın orta sahada hızlı top çevirmesi ve mücadelesi gayet iyi. Sadece hücümda problemimiz var, bu da olası transfer takviyesi ile aşılabilir. Bunu es geçmemek lazım elbette zira son 3 hazırlık maçı artı Süper Kupa maçında 2 gol atabildik.

Bugün kötü bitti ama canımız sağolsun. 5 gün sonra yine aynı yollardayız...

Hiç yorum yok: