Bu stadı. Bu stada gitmeyi ve çıktıktan sonra eve dönmeyi. Bu staddaki maçlarımızı ve elde ettiğimiz skorları ancak bir kelime anlatabilir, o da başlıkta yer alıyor; Kabus. Bu stadda İstanbul BŞB'ni daha önce yenememiş, genel olarak son galibiyetini 2007/08 sezonu başında alan takımımız, şeytanın bacağını yine kıramadı.
Güne nasıl başlarsanız öyle gider derler ya, aslında bize de öyle oldu. Takımın bizim yer aldığımız kale arkasına uzak kalenin önünde maça hazırlanması ve bizim oyuncularımızı tribünlere çağıramamış olmamız aksiliklerin ilkiydi. Aksiliklerin ikincisi ise takımın ilk yarı yine bizim uzak kaldığımız kaleye hücüm etmesi, golümüzü göremeyip, rakibin golünü ise çok net görmemizdi.
Tribünlerde tahmini olarak 8-9bin kadardık. Kale Arkasını iyi oranda doldurduk. Maraton'da ise durum yukarıdaki gibiydi. Süper Kupa'da iki tribünümüz birbirine daha yakındı ve karşılıklı tezahuratlardan daha çok verim almıştık. Bu gece ise durum öyle değildi. Yine de güzel gözüküyordu Maraton tribün uzaktan. Golden sonra yakılan meşaleler güzel bir görüntü çıkmasını sağladı ortaya. Maçın sonralarına doğru Maraton Alt'ın ön bölümlerine bir grup geldi. Nereden geldiler, daha önce neredeydiler çözemedim :)
Kale Arkası'nda devre arasında çıkan kavganın ikinci yarı performansını ciddi sekilde etkilediğini belirtmek gerek. Ve eklemeden geçmemeliyim; Umarım bu sezon maçlarımız berabereyken tribünlerde "Sen benim her gece efkarım..."ı duymayız. Maç 1-1'ken ve tribun bunu söyleyince ortaya garip bir tablo çıkıyor.
Futbola gelecek olursak; Takımın hücümdaki beceriksizliği devam ediyor. Daha önce de bahsetmiştik bundan. Bu gece de pozisyona girdik ama bir türlü o lazım olan golü atamadık. Hücümda sorun yaşayan bir takımın, defansta daha dikkatli olması gerekirdi. Peki biz ne yaptık? Daha gole sevinemeden, gol yedik.
Takımın geçen sezon ki iştahu yok, bu gerçek. Ancak bazı tekniksel hatalar olmasa, bu takım bu iştahsızlıkla da bu maçı kazanabilirdi. Sahaya çıkan ilk 11, ikinci yarı aynen sahaya sürülseydi büyük ihtimalle maçı alırdık. İkinci yarı yapılan değişikliklerden sonra Bobo'nun Pazar günü olduğu gibi sol kanada hapsedilmesi bir başka hataydı bana kalırsa. Bu arada es geçmemek lazım. Bir net penaltımız verilmedi. Olimpiyat Stadı'nda oynanan iki maçta da skora etki edecek, can yakan ciddi hatalar gördük. Bu sezon biz hakemlerden yine çok çekeceğiz, belli oldu.
Bu geceden geri kalan sinir bozucu bir olay var, o da İstanbul BŞB'ni kendi evinde yine yenememiş olmak. Öte yandan bir de mutluluk veren bir olay var, o da taraftar veya televizyon başındaki seyirci olarak, bir Türkiye Kupası eşleşmesi olmadığı müddetçe BEŞİKTAŞ'ı bir kez daha o stadda görmeyecek olmak.
Benim görevim buraya kadardı. İznin BEŞİKTAŞ kısmını bu maç ile bitirdim (Gelecek haftaiçi bir transfer yaparsak ve o yeni transfere karşılama düzenlenirse iş değişir yalnız :) ) İnşallah vereceğim ara uzun sürmez ve BEŞİKTAŞ'ıma en kısa sürede kavuşabilirim.... Seni seviyorum BEŞİKTAŞIM...
Maç ile ilgili sayfalar: BEŞİKTAŞ vs İstanbul BŞB - 2009/10 Süper Lig'de BEŞİKTAŞ - İstatistikler 2009/10
1 yorum:
paylastigin icin sagol, boylece benim eski anlette sonuclanabilir 8-9 bin kisi ile...
Yorum Gönder